top of page

Basel’de İki Gün: Aileyle Şehir, Sosyolog Gözüyle Toplum

  • Muhammet Cihat Türkmen
  • 28 Ağu
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 Eki

Geçtiğimiz günlerde eşim ve 5 yaşındaki kızımla birlikte İsviçre’nin kültür başkentlerinden biri olan Basel’de iki gün geçirdik. Basel, yalnızca tarihi binalarıyla değil; kamusal alanları, sanatla iç içe geçmiş yaşam tarzı ve sakin ama canlı şehir düzeniyle de dikkat çeken bir yer. Hem bir baba hem de bir sosyolog olarak şehrin bana sunduğu deneyimi iki ayrı boyutta yaşadım: Ailemle huzurlu bir gezi ve gözlemci yanımla toplumsal okumalar.


Marktplatz ve Basel Town Hall: Yurttaşlık Kültürünün Kalbi

Gezimize şehrin merkezi sayılabilecek Marktplatz’tan başladık. Meydanın en dikkat çekici yapısı ise kırmızı rengiyle öne çıkan Basel Town Hall (Rathaus) oldu. Bu bina, sadece mimari bir güzellik değil; aynı zamanda Basel’in demokratik ve katılımcı geleneğini de yansıtan bir sembol. Meydanın canlılığı, küçük dükkanları ve insanların gündelik yaşam telaşı, bana kent yaşamının ortak aidiyet üzerinden nasıl örgütlendiğini düşündürdü.


Basel Münster: İnancın ve Tarihin Kesişimi

Şehrin en görkemli yapılarından biri olan Basel Münster Katedrali, Gotik mimarisiyle büyüleyici. Kızım merdivenleri çıkarken nehir manzarasına hayran kaldı, ben ise bu yapının yüzyıllar boyunca dini dönüşümlere tanıklık etmiş olmasının sosyolojik anlamı üzerine düşündüm. Din, bir yandan toplumsal düzeni şekillendiren, diğer yandan şehir kimliğinin ayrılmaz bir parçası olan bir güç olarak burada tüm ihtişamıyla hissediliyor.


Tinguely Çeşmesi: Sanatın Kamusal Yaşamla Buluşması

Şehrin en eğlenceli noktalarından biri bizim için Jean Tinguely’nin çeşmesi oldu. Mekanik heykellerin hareketleri, kızımın gözünde bir oyun alanı gibiydi. Aslında bu çeşme, modern sanatın kamusal alanda nasıl herkesin hayatına dokunduğunu gösteriyor. Sosyolojik olarak baktığımızda sanat, sadece elitlerin değil, halkın da gündelik yaşamının parçası hâline geliyor.


Middle Bridge: Geçişin ve Buluşmanın Simgesi

Middle Bridge (Mittlere Brücke) üzerinden yürürken Ren’in iki yakasını birbirine bağlayan bu tarihi köprünün, sadece taş bir yapı olmadığını hissettim. Bu köprü, Basel’in tarih boyunca ticaretin, kültürün ve insan akışının kesişim noktası olduğunun bir kanıtıydı. Kızım köprüden geçen tramvaylara ilgiyle bakarken, ben de köprülerin toplumlarda sadece fiziksel değil, kültürel bağlar da kurduğunu düşündüm.


Ren Nehri: Şehrin Toplumsal Sahnesi

Basel’i Basel yapan en önemli unsur belki de Ren Nehri. İki gün boyunca fark ettim ki nehir, şehrin tam kalbinde yaşayan bir mekân gibi. İnsanların kıyısında yürüyüş yapması, yaz aylarında serinlemek için nehre girmesi, toplumsal yaşamın doğal bir akış içinde sürdüğünü gösteriyor. Nehir, toplumu bir araya getiren ortak bir sahne işlevi görüyor.


Sonuç: Aileyle Şehir, Toplumla Deneyim

Basel’de iki gün geçirmek, hem ailemiz için keyifli bir anı hem de benim için bir sosyolojik gözlem yolculuğu oldu. Kızım şehrin oyun alanlarını ve hareketli mekânlarını keşfederken, ben de kamusal alanın, sanatın ve tarihin toplum yaşamını nasıl şekillendirdiğini gözlemledim. Basel, modern ile tarihi, bireysel yaşam ile toplumsal kültürü ustalıkla harmanlayan bir şehir.


📹 Gezimizin görüntülerini izlemek isterseniz YouTube kanalımda paylaştığım videoya [buradan ulaşabilirsiniz].


Yorumlar


_TYC00272__edited_edited.jpg

Merhaba, uğradığınız için teşekkürler!

Hakkımda daha fazla bilgi almak için tıklayın.

Mesajınız

  • Instagram
  • X
  • Facebook
  • Youtube
  • LinkedIn

İletişim

Mesajınız

© Muhammet Cihat Türkmen

bottom of page